Zor Bir Yaşam Bölüm 2:Eve Dönüş

Gönderen Oğuz99

Evet hikayenin başlığı size eve döndüğümün izlenimini verebilir ama daha anlatacaklarım var.Babam öldüğünden beri sokaklarda aylak aylak dolaşır,kaportacıdaki işle getirdiğim paralar ile ailemi geçindirmeye çalışırdım.Kaportacıda kazandığım para ile geçinmeye çalışyor,aynı zamanda küçük kardeşimi okutmaya çalışıyordum.Bu şekilde kardeşim liseyi bitirdi ve ülkenin en iyi üniversitelerinden birine gitmeye başladı.Kardeşim bir baltaya sap olmuştu.Peki ya ben?

Hiç düzenli bir eğitim görmemiştim.Greengrass olayı yüzünden sicilime disiplin suçu işlenmiş,hiçbir okul tarafından alınmıyordum.İş bulmamdaki tek artı yabancı dil olsa da onu da disiplin suçu yüzünden kaybetmiştim.İş ararken en sonunda Meer ile tanıştım.

Meer'in ailesi benim gibi Sicilyalı ama kendisi Amerika'da doğmuş.Mahallenin en belalı tiplerindendi.Sokaktaki serseriler bile ondan çekinirdi.Tek benimle samimiydi sanırım.İkimizde fakirdik ve en sonunda kendi küçük işimizi kurduk:Araba çalmak,kuyumcu soymak....

1943 yılının bir yaz günü şansım yaver gitmemişti.Caddedeki bir kuyumcunun vitririni bir tuğla ile kıran Meer:
-Hadi Ozi çabuk ol!Polisler her an gelebilir.
Telaşla mücevherleri çuvala doldurmaya başladık.O sırada caddede dolaşan bir polis göründü.Meer başındaki kasketin siperliğini yüzüne indirerek:
-Kahretsin!Ozi acele et!dedi
Polis birden bakışlarını bize çevirdi ve tabancasını çıkararak:
-KIPIRDAMA POLİS!diye bağırdı
İkimiz de var gücümüzle ara sokağa doğru kaçarken polis diğer sokaklardaki arkadaşlarını çağırmak için düdüğünü çalmaya başladı.Bir köşede durakladıktan sonra:
-Bu taraftan!
Şansımıza önümüze tel örgülü bir kapı çıktı.Meer:
-Çuvalı bana fırlat!Çabuk ol bizi bulacalar!
Çuvalı ona fırlattığımda deri ceketim tele takıldı.Onunla uğraşırken arkamda:
-Kıpırdama polis!
Ben hala tırmanmaya çalışırken:
-Pekala seni velet!Eğer aşağı inmezsen mermiyi kafana yersin!
Beni tellerden alarak kelepçelediler ve bir arabaya bindirdiler.Beni götürürlerken Meer'in bir küfür savurduğunu ve:
-Üzgünüm dostum. dediğini de duymuştum.

Merkeze götürüldüğümde önce okkalı bir dayak yedim.Ardından sabıka fotoğrafım çekildi.Disiplin cezam yetmezmiş gibi bir de sabıkam vardı artık.Normalde hapse atılacaktım ama içinde bulunduğum yıl benim adeta hayatımı kurtardı.Amerika savaştaydı ve Club Penguin,Amerika'ya bağlı olduğu için orduya katılanlar olacaktı.Ayrıca dil bilen adamlar aranıyordu.18 yaşındaydım ve hapse düşmektense Avrupa'da savaşmayı tercih ederdim.Başvurum kabul edildi ve daha on sekiz yaşımdayken kendimi cephede buldum.

İtalyanca bildiğim için İtalya'da savaşacaktım.Annem benimle son derece gurur duyuyordu.Hatta bana:
-Baban seni böyle görseydi mutluluktan ağlardı der,sonra kendisi gözyaşlarına boğulurdu.Ve görev yerim belli olmuştu:Sicilya!!

Bir hafta içinde bütün eşyalarımı topladım ve şehirdeki askerlik şubesine gittim.Birliğim ise 504.Hava İndirme'ydi.Yani paraşütçü olarak görev yapacaktım.Ayrıca Amerika'nın Sicilya'ya yapacağı Husky Harekatı'nı yapacak askerler arasına katılmıştım.Düşünsenize bir orduya katılıyorsunuz ve ordu sizi evinize yolluyor!Eve dönemeyeceğimi kim söylemişti ki?

Çok heyecanlıydım ta ki,Sicilya'ya gidene kadar...

Uçaklar Sicilya'ya geldiğinde manzara korkunçtu.Burası adeta kovboy filmlerindeki gibi hayalet şehre dönmüştü.Sizlere askerde beni etkileyen bir kişiyi anlatmak istiyorum.Deli Çavuş diye bildiğimiz çavuşumuz birliğin tabir caizse en psikopat askeriydi.Emrine uymayanın yatağının altına bomba koyar,sonra da hiçbir şey olmamış gibi işini yapardı.İtalyan olduğum için benim bile yatağıma bomba koymuştu!!Ama sonraları bana alışmıştı.Çünkü onun komutası altındaydım


Tanıdığım en düzgün askerlerden biri de Daniel3456'ydı.Son derece ağır başlı bir kişiydi ancak düşmana karşı hiçbir acıma göstermezdi.Çünkü Yahudi kökenliydi.Nazilerden nefret ediyordu.Bir Nazi vurduğumda ilk iş kasaturasını alır:
-Şimdi Yahudi kessinler de görelim!der sonra da adeta kadınlar gibi ağlamaya başlardı.Çünkü bütün ailesi soykırımda vahşice öldürülmüştü.


Sicilya'ya paraşütlerle atladığımız ilk gün üzerimize ateş açıldı ve cehennem gibi bir çatışmada bütün adamlarımızı kaybetmiştik.Ben,Deli Çavuş ve Daniel denize çakılarak kurtulmuştuk.Karaya çıktığımızda Deli Çavuş:
-Ozi,buradan şehir merkezine gitme şansımız var mı?
-Şansımız var ama yakınlarda düşman olabilir efendim.diye cevap verdim.
Deli Çavuş:
-... düşmanı!Şu jipe atlayıp gidelim!
Daniel:
-Ama efendim bizi delik deşik ederler!diyerek mani olmak istedi ancak bizim Deli Çavuş bu!Jipin üstündeki makineliye geçerek:
-Ateş ederlerse hallederiz!diye gülümsedi.O gün onun ilk kez gülümsediğini görmüştüm.Ve ekledi:
-Hadi Ozi,şu jipi sür artık!Daniel elini çabuk tut!Yayan mı geleceksin?

Ağaçların arasından ilerlerken korktuğum başıma gelmişti.Birde önümüze çıkan bir İtalyan taburu bize bakarak:
-AMERİCANA!APRİRE İL FUOCO!(Amerikalılar!Ateş açın!!)
Ve birden üzerimize dolu gibi kurşun yağmaya başladı.Deli Çavuş yukarıda:
-PARTİ ZAMANI!diye bağırarak düşmana kurşunlar yağdırmaya başladı.Daniel ise Çavuş'un makineli tüfeği ile ön koltukta ateş ediyordu.Koca bir taburu yararak yolumuza devam ettik ama peşimizden geliyorlardı.Deli Çavuş bir taraftan gülüyor,bir taraftan ateş etmeyi sürdürüyordu.Gerçekten bu adamın kafasında bazı tahtalar eksikti!!

En sonunda izimizi kaybettirdik ve şehrin merkezine geldik.Sokaklar hala aynıydı..Küçüklüğümdeki gibi her yolu hala hatırlıyordum.Ama sokaktan en az 40-50 İtalyan askeri geçiyor,bizim de işimiz zorlaşıyordu.En sonunda yerli direnişçilerle irtibat kurduk.Onları ikna ettim ve ertesi gün belediye binasını basmaya karar verdik.Eğer onlar olmasaydı belki de size bu hikayeyi anlatamayacaktım..

Ertesi gün belediye binasına geldiğimizde düşmanlar bir yaşlı penguenin kafasına silah dayamış:
-Perché non parlare con nessuno? Se non parli con il vecchio muore!
(Neden kimse konuşmuyor?Konuşmazsanız bu yaşlı penguen ölür!)
Yaşlı penguen ise:
-No ti prego non farlo!(Hayır!Lütfen yapma!)
Sonunda Deli Çavuş:
-Hazırız Ozi!İlk atış senin!
Dikkatle yaşlı penguenin kafasına silah dayayan subaya nişan aldım.Subayın konuşmasının ortasında bir silah sesi duyuldu.Subay da o sırada aniden yere yığıldı.Kalabalığın arasındaki direnişçiler de tabancalarını çıkararak diğer askerlere ateş açmaya başladı.Direnişçilerle birlikte orada bulunan yerli halk ta bu olaya tepkisiz kalmadı.Askerleri kısa sürede dağıtmıştık.Yerli halk ile birlikte belediye binasına ilerlerken kapının arkasında duran makineli tüfek korkunç bir sesle çalışmaya başladı.Kapıya yaklaşan herkes vurulmuştu.Bir milis ise:
-Tendenza,tendeza!(Eğilin,eğilin)
O sırada Daniel'in feryadını duydum:
-Kahretsin!AAAAH!
Ateş kesilince Deli Çavuş yanına geldi ve:
-Ozi,Daniel'in ayağı çok kötü durumda!Daniel içeri gelebilecek misin?
-Ben iyiyim.
Yanımdaki bir köylü ise:
-Dobbiamo trovare un modo per sfondare!(İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyız!)
Daniel topallayan ayağı ile:
-Ozi!Bu taraftan dostum!
Beş kişi olarak içeri girdik.İki milis bize yolu gösterirken kapıdaki makineli bize yönelmiş bize mermi yağdırmaya başladı.Daniel:
-Anlaşılan makineliyi bulduk!
Deli Çavuş bana dönerek:
-İçeri bir el bombası salla!
Bir bomba fırlattım ve içerisi hallaç pamuğu gibi dağılmıştı.Deli Çavuş ise:
-Yok artık!demekle yetindi
Ve ekledi:
-Çocuklar,hayatta mısınız?
Ben de:
-Az kalsın eşek cennetine gidiyorduk.
Deli Çavuş:
-Çabuk olun destek gelmeden onları durdurmalıyız.
Merdivenlerde küçük bir direnişle karşılaştık.Onları durdurduktan sonra salonlarda bağrışmalar duyduk.Daniel:
-İçeride rehineler olabilir!
Yanımızdaki milis:
-Abbiamo bisogno di uccidere fascisti!(Faşistleri öldürmeliyiz!)
Deli Çavuş:
-İkinci katı temizliyoruz!Ozi önden gidiyorsun

Odaya sessizce girdim ama askerler beni fark etmişlerdi
-Spara l'ostaggio!(Rehineleri vurun!)

Bunun üzerine gördüğüm ilk askere ateş ettim.Ardından diğer bir asker elindeki makineli tüfekle rastgele ateş etmeye başladı.O sırada içeri giren milisler de o askeri vurmuştu.Önümüzdeki kapıyı kırınca küçük bir kız çocuğunu rehin alan bir subay:
-Mi sto avvicinando nella testa!(Yaklaşmayın beynini dağıtırım!)
Ben ise:
-Lasciarlo!(Bırak onu!) diye bağırdığımda adam İtalyan olduğumu anlamış ve
-İnfido!(Hain!)diye karşılık verdi ve tam kızı vuracakken yere bir el ateş ettim.Subay oraya baktıktan sonra ikinci eli ise kafasına nişan alarak sıktım.Küçük kız çocuğu ise önce bana sarıldı ve ardından babası olan milis onu dışarı çıkardı.Balkona çıktığımızda artık çok geçti.Takviye kuvvetler gelmişti.Deli Çavuş bir makineli tüfeği bana fırlatarak:
-Ateş açın!İçeri girmelerine izin vermeyin!
Dediği anda bir düşman askeri bize refakat eden milislerden birini aşağı attı.Ben:
-DİKKAT!diye bağırarak düşmanı etkisiz hale getirdim.

Bu kadarla kalmamış,şehir meydanından gelen bir sürü birlik vardı.Deli Çavuş:
-Ozi!Avludaki MG42'ye geç!

MG42 dedikler dehşet silah avluda duruyordu.Onu kurduktan sonra var gücümle ateş etmeye başladım.Takviye kuvvetler binaya yaklaşamadı ancak bir tank bütün binayı yerle bir edene kadar.Patlamayla her birimiz farklı yerlere savrulmuştuk.

Gözlerimi hafifçe araladığımda hemen yanımızda Faşist İtalyan askerleri duruyordu.İki milisi vurmuşlardı.Başlarındaki subay:
-Fate attenzione! Uccidere un americano non è facile!(Dikkatli olun!Amerikalıları öldürmek kolay değildir!)

Deli Çavuş'un cesedine de bir el ateş eden askerlerden biri Daniel'e biri de bana nişan almıştı.İçimden herşey bitti diye geçirdim.O sırada bir tank sesi duydum.Subay:
-Cosa sta succedendo?(Neler oluyor?)

Dışarıdan megafon ile bir ses duyuldu:
-Non sparare, ragazzi! Mi conoscono! Hanno una proposizione.La guerra è finita(Ateş etmeyin beyler!Beni tanıyorsunuz!Bir teklifim var!Savaş bitti!)

Subay:
-Questi pinguini stanno parlando?(Bu adam neden bahsediyor?!)

Bir asker:
-Gli americani a noi la nostra libertà(Amerikalılar bizi özgürlüğümüze kavuşturacak!)
-Sta mentendo! Americani ti ucciderà tutti!(Yalan söylüyor,Amerikalılar hepinizi öldürecek!)diye cevap verdi subay.Ve ekledi:
-Chi è questo tizio?(Bu adam da kim?)

Diğer asker:
-Tutti lo riconosce.Don Antonio (Herkes onu tanır.Don Antonio)


Don Antonio,Sicilya Mafası'nın başı.O söyler söylemez bütün garnizon teslim olmuştu.Neden mi?Çünkü onlara o söylemişti..Bu görevden sonra bir daha hiç Sicilya'yı görmedim..


Devam Edecek...

5 yorum:

  1. Oğuz, hikayelerine devam etmen güzel. Ama hikaye yayınladıkça kendi sayfalarını da düzenle. Bölümleri oraya da ekle.

    YanıtlaSil
  2. Düzenlemeye çalışacağım fakat ben de vakit buldukça siteyle ilgilenebiliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, fark ettim. Ama buraya daha fazla kişi girse harika bir yer olur.

      Sil
  3. Onun için çabalıyorum.Umarım eski günlerimizi tekrar yaşarız.

    YanıtlaSil
  4. Mükemmel. Tek kelimeyle :)

    YanıtlaSil