Zor Bir Yaşam Bölüm 6:Büyük Vurgun

Gönderen Oğuz99

Nitromearda 1 hafta kadar doktorun evinde kalmış,ben de parayı Meer'in kasasına saklamıştım.Ama daha çok eksik vardı ve paranın süresi 2 gün içinde bitiyordu.Parayı yetiştiremezsem annemi ve Silvia'yı daha kötü şeyler bekliyordu.Geçenlerde yine aylak aylak dolaşırken sokakta kardeşim Silvia'yı rahatsız eden takım elbiseli bir adam gördüm:
-Kaçma benden güzelim!
-Rahat bırak beni!
Hiçbir şey söylemeden o penguenin ağzını burnunu kırmıştı.Penguenin de Silvia'nın iş arkadaşı olduğunu öğrendim.Aynı bizim gibi gangsterlerle bağlantısı olabileceğini söylüyordum.Ama umrumda değildi.Hayatta annem ve kardeşimden başka hiç kimsem yoktu ve onların canını yandığını gördüğümde o kişinin canı daha da yanacaktı..

Her neyse..Sıradaki işim benim için dönüm noktası olmuştu.Son yaptığım iş ve kardeşimin belalısıyla uğraşmaktan adam akıllı uyuyamamıştım.Her zamanki gibi iş almak için Nitro ve Meer'in yanına gittim.
-Hehehhe!Nerdeydin söylesene?diye sordu Meer
-Sence son işten sonra biraz dinlenmeyi hak etmiyor muyum?
Nitro adeta turp gibiydi:
-Fazla stres yapmana gerek yok Ozi!Yorucu işler bunlar!
Hemen yanımızda gri takım elbiseli bir penguen bağıra bağıra telefonla konuşuyordu.O adamın bağırması Plaza'dan bile duyuluyordu:
-Ne demek şimdi veremem!O para bana gelecek!
Nitro'ya dönerek:
-Söylesene şimdi ne yapacağız?
Nitro hiç istifini bozmadan:
-Birazdan göreceksiniz diye cevap verdi.
Sonunda penguenin bağırması camları çatlatacak düzeye ulaşmıştı:
-İKİ AY MI?! İKİ AY ÇOK FAZLA!PARAMI İSTİYORUM!ANLADIN MI BENİ?
Telefonu büyük bir gürültüyle kapattıktan sonra bildiği bütün küfürleri sıralayarak:
-BURADA HAYIR KURUMU MU İŞLETİYORUZ?!diye bağırdı
Sonra yanımıza gelerek:
-Lanet olsun!Kesin cezasını!
Nitro:
-Anladığınızı düşünüyorum.İkiniz Summit Alışveriş Merkezi 3.Pasaj'daki kuyumcuyu soyacaksınız!Fazla vakit kaybetmeyin.Bu arada adamlarımız size iki tamirci kıyafeti ayarladı.
Meer:
-Bence bu işi gece yapmalıyız
Nitro:
-Aşırı zekisin Meer!Ben de hemen camı kırıp girmenizi söyleyecektim!
-Bu iş aşırı basit dedim tedirgin bir sesle
Meer büyük bir rahatlıkla:
-Neden herşeyi zor görmek zorundasın ki?

Gece olunca Meer ile birlikte Summit Alışveriş Merkezi'ne geldik.Arka kapıdaki kapıyı kırdıktan sonra mücevherleri çuvallara doldurmaya başladık.Kaderin bir cilvesiymiş gibi  on sekiz yaşımda suç üstü yakalandığım geceyi hatırladım.O gecenin etkisinden kurtulmaya çalışırken bir cam kırılma sesi ile kendime geldim.Meer:
-Çabuk saklan!
Vitrinlere saklandığımızda büyük bir kamyonetten inen pantolon askılı,kasketli ve aralarında Rusça konuşan penguenler içeri girdi.Patronları zannettiğim deri ceketli bir çete üyesi de onlara emir yağdırıyordu:
-Elinizi çabuk tutun!Birazdan aynasızlar doluşur buraya!давай,давай(Hadi,Hadi!)
-Bunlar kim be?diye sordum
Meer:
-Alexander07!Rus sokak serserisi.Kahretsin onlar da damladı!
Birden Meer saklandığı yerden çıkarak silahını Alexander'a doğrulttu:
-Tekrar hoşgeldin ayyaş Rus!
Bütün çete üyeleri üzerimize silahlarını doğrultmuştu:
-Meer!Şu Amerikalı şişko!Burası benim bölgem!Burada soygun yapamazsınız!Defolun gidin!
Meer soğukkanlılıkla:
-Eğer buranın senin bölgen olduğunu bilseydim burayı yakardım!
O sırada polis telsizleri ile sirenler duyulmaya başlamıştı
-3665!Summit Alışveriş Merkezi'nde silahlı soygun ihbarı!!
-Anlaşıldı merkez yoldayız!
Tamirci tulumumdaki silahı çıkarıp:
-Hadi Meer!Gitmeliyiz!
Meer gülerek Alexander'a döndü ve:
-......öp!!
Ve koşmaya başladık.Arkamızdan silah sesleri,kurşun vızıltıları duyulmaya başladı.Ne yapacağımızı bilmiyorduk.İki ateş arasında kalmıştık.Pasajda izimizi kaybetmiştik ancak bizi takip ediyorlardı.Sonunda bir şekerci dükkanında sıkıştık.Meer:
-Beni koru!Şu kapıyı kırmaya çalışacağım!
Tabancam ile karşımızdakilere ateş açıyor,bir taraftan da üzerime dolu gibi yağan kurşunlardan korunmaya çalışıyordum.Meer ise kapıya küfürler savurarak kilidi kırmaya çalışıyordu.Birden yan tarafta polisler göründü:
-ÇABUK OL!POLİS GELİYOR!diye bağırdım
Meer ise kapıyı bir tekmeyle kırarak:
-Bu taraftan çabuk!
Çatı katına çıktığımızda alışveriş merkezinin önü polis arabalarıyla doluydu.Meer bu seferde üst kapıyı kırmaya çalışıyordu.Ben de merdivenin kenarında nefesimi tutmuş gelecek olanları bekliyordum.Birden bir polis önüme fırladı.Can havliyle onu iki kurşunla yere serdim.Ölmemişti ama arkamızdan ateş ediyordu.En sonunda çatıya çıktık.Çatıdan karşı binaların yangın merdivenine ulaşacaktık ancak tabeladan sürünmemiz gerekiyordu.İster istemez sürünerek karşıya geçmeye çalışırken aşağıdan polisler bize ateş etmeye başladı.Seken kurşunlar yüzünden az kalsın aşağıya düşüyorduk.Meer'e dönerek:
-Aşağı düşersek pekmezimiz akacak!
-Ben burdan geçmeyi istemedim!diyerek cevap verdi.
Sonunda karşıya geçmeyi başarmıştık ancak elinde av tüfeği olan bir grup polis ile karşılaştık.Onları atlattıktan sonra ara sokaklara kaçmıştık.Binanın arasındaki sokakta Alexander ve çetesi yakalanmıştı.
-Bırakın beni!Ben birşey yapmadım!AVUKATIMI İSTİYORUM!diye bağırırken gülmekten ölmek üzereydik.Sessizce bu işi de bitirdikten sonra gereken para artık birikmişti.Ertesi sabah şehir kuyumcunun soyulma haberi ile çalkananırken gizlice Silvia'yı dışarı çağırdım ve ona parayı götürdüm.Artık borç batağından kurtulmuş,kendimize yeni bir hayat kurabilirdik.Ancak yeni bir ev hayalim vardı.Hep kendime ait bir igloom olsun istemiştim.Ancak bu hayalimi gerçekleştiremeden öyle bir şey olmuştu ki hayatım sonsuza kadar değişecek,bambaşka bir penguen olacaktım...


Devam Edecek...

0 yorum: